Ayvalık'a aslında dalış amacıyla gittik ancak aynı zamanda biraz fırsat bulup Cunda'yı ve çarşısını da gezebildik. Bu gezi de bir karar aldım, bir sonraki Ayvalık'a gidişim tamamen gezip görme amaçlı olacak (umarım). Çünkü dalış gezilerinde çok az yeri gezebiliyoruz, dolayısıyla bu gezide de yalnızca Cunda Adasını ve Ayvalık çarşıyı görebildik (ama dalışlarımız harikaydı). Cuma akşamından yola çıktıktan sonra gece Balıkesir-Susurluk'ta meşhur Salçalı tost ve ayranı içtikten sonra sabah Ayvalık'taydık ve birkaç saat uyuduktan sonra Marina'da bekleyen dalış yapacağımız tekneye gittik (Kuzey Mavi Dalış merkezi teknesi ile dalış yaptık ve deneme ve turist dalışı da yapıldığından, profesyonel olmanıza gerek yok, katılmak isterseniz gelebilirsiniz). Sabah ve öğleden sonra olmak üzere açıklardaki bir Yunan adasında ("Meline Adası") iki dalıştan sonra Ayvalık'a geri döndük ve birkaç saat dinlenip hazırlandıktan sonra Cunda Adası'na akşam yemeği için gittik.
Pazar akşam (20:00'de) İstanbul'a doğru yola çıktık. Bu arada Ayvalık'ın tam çıkışında "Karadut reçeli - şurubu - pekmezi" satan bir stand var arkadaşlar. Ağzının tadını bilen sevgili dalış hocamız Karadut şerbetinin tadına bakmamız için burada durdu ve buz gibi şerbetin o sıcakta mayhoş tadıyla beni benden aldığını söylemeliyim. Mutlaka denemelisiniz. Yola devam ettiğimizde, maalesef tam olarak nerede olduğunu söyleyemeyeceğim bir noktada (Sanırım Balıkesir çıkışında bir yerdeydi, çok yorgun ve uykuluydum dikkat edememişim) sac tava yapan bir yer keşfetmiş hocamız. Burada bol acılı bir sac tava keyfinden sonra yolumuza devam ettik ve gece 02:30 gibi İstanbul'a geldik. Ertesi gün biraz uykusuz kalacak olsanız da, böyle bir tecrübeyi mutlaka yaşayın derim! En azından dalgıç olarak profesyonel dalış yapmasanız da turist dalışı da denilen deneme dalışını tecrübe edebilirsiniz. Bu şekilde bu aktiviteyi sevip sevemeyeceğinizi de anlamış olursunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder