Bu hafta sonu (19 Mayısın da tatil olmasını fırsat bilerek) Yavru Vatan Kıbrıs'a gezi & tatil amaçlı bir ziyaretim oldu. Tahmin edeceğiniz üzere, Kıbrıs'a giden en kısa yol uçmaktan geçtiği için uçakla gittik. Ancak duyduğum kadarıyla gemi yolu da mevcutmuş. Uçakla gittiğimiz için tahmin edersiniz ki, biletleri haftalar öncesinden aldık. Uçak bileti ve otel rezervasyonu yapan bir platform üzerinden rezervasyonumuzu yaptığımız için biraz daha hesaplı oldu (Touristica). Dilerseniz aşağıdaki linki kullanarak siz de yazın bir Kıbrıs yapabilirsiniz. Kıbrıs'a gitmek isteyenler için, bir anımsatmam olacak, öncelikle Kıbrıs uçuşları dış hatlardan yapılıyor ve pasaport veya nüfus cüzdanı ile uçulabiliyor (başka bir kimlik kabul edilmiyor). Dolayısıyla havaalanına gittiğinizde dış hatlara doğru yönelmelisiniz. TC vatandaşları için ayrılan bölüme gittiğinizde kimlik ibraz etmeniz durumunda size bir giriş-çıkış kartı veriliyor ve mühürler bu karta basılıyor (en azından Kıbrıs'a giderken vergi ödemiyorsunuz :) ). Turla gitmenin birkaç avantajı var: Öncelikle Kıbrıs Ercan Havaalanına indiğinizde sizi havaalanından gideceğiniz otele kadar bırakıyorlar. Bu önemli bir avantaj zira Kuzey Kıbrıs'ta bir tane havaalanı var ve sahil kentlerinin hepsine (Gazimağusa veya Girne) çok uzak. Biz de havaalanından servisle Gazimağusa'ya kalacağımız otele kadar gittik (Salamis Bay Conti Hotel).
Salamis sahili boyunca yürüdüğünüzde Salamis Antik kentine ulaşıyorsunuz (otele birkaç kilometre ama yürürken tişörtünüzü çıkarın zira mesafe güneşin yakacağı kadar uzun). Salamis Antik kentine giriş ücretli (2 TL). Ama bizim gittiğimiz gün müzeler haftası nedeniyle girişler ücretsizdi :). Antik kent Türkiye'nin Ege kıyılarında veya Antalya'da gördüklerimize çok benziyor. Romalılardan kalıntı olduğu için, heykeller, agora, sütunlu yol, hamam veya tiyatrosu alışageldiğimiz şekilde. Antik kentte ilgili çeken iki nokta tüm heykellerin başlarının kırılmış olması (başlar yoktu ve akıbetini bilmiyorum) ve küçük sevimli kertenkelelerin antik kayalarda güneşlenmeyi çok sevmesiydi. Tüm gününüzü harcayacağınız bir yer değil, bu nedenle günün geriye kalanında Gazimağusa'ya gidip şehrin içini gezebilirsiniz veya kumsalda güneşlenip akşam hareketli casino hayatı neymiş bir bakabilirsiniz!
Bilindiği üzere, Kıbrıs'ın casinoları meşhur! Hemen hemen her 5 yıldızlı otelde bir casino var. Tüm gün güneşlenip bol bol açık büfeden yemek yedikten sonra casinoya gitmeye karar verdiyseniz, öncelikle bu günün rehavetini üzerinizden atmalısınız. Çünkü casinoda hayat çok hareketli ve rulet vb. bir oyun oynamaya karar verdiyseniz dikkatinizin de yüksek olması gerekiyor. Hanımlar için bir diğer önemli konu, casino da herkes çok şık, bu nedenle bir şık elbise ve ayakkabıyı tatilde yanınızda bulundurmakta fayda var. Ama kendimi kötü hissetmem derseniz, o ayrı :). Bu arada güzel haber, casinoda içki ve sigara ikramları yapılıyor ve kapalı mekan da olsa sigara içmek serbest sanırım!
Gazimağusa'nın şehir merkezine gitmek isterseniz resepsiyon ile görüşmeniz gerekmekte. Zira oteller şehre uzak bir yerde olduğundan, servis saatlerini öğrendikten sonra bir plan yapmanız ve bu plana uygun olarak şehre inmeniz daha iyi olur (sonra bir sürü taksi parası vermeyin). Şehrin içinde görülecek yerler, Othello Kalesi, Aziz Nicholas Katedrali (memleketin her köşesi Aziz Nicholas zaten), Namık Kemal'in esir tutulduğu zindan, Namık Kemal Müzesi (giriş 2 TL), Mağusa Surları (şehrin etrafı devasa surlarla çevrili) ve Aziz Barnabas Manastırı. Aziz Nicholas Katedrali (resimde arkamda kalan dev yapı) Akdeniz dünyasının en güzel gotik yapılarından kabul edilmekte olup, 1571 yılında Kıbrıs adasının fethinden sonra camiye çevrilmiş. Bu sebeple günümüzdeki adı Lala Mustafa Paşa Cami ve müze halinde dönüştürülmediği için hala cami olarak hizmet veriyor. Bu nedenle, namaz vakitlerinde ziyarete kapalı ve içine girmek istediğinizde usulünce kıyafetler giymeniz gerekiyor. Bahçesinde 1298 yılında dikildiği söylenen bir cümbez ağacı var ve yılda yedi kez meyve verdiği iddia ediliyor (meyveleri incire benziyor - cinsi tropikal incir). Namık Kemal'in müzeye dönüştürülen kaldığı ev (mektupları ve eserleri burada sergileniyor) ve sürgüne yollandığı zindan katedrale birkaç dakika mesafede.
Zaten şehir çok büyük değil, çarşısını yürüyerek gezebilirsiniz. Sokakları egzotik ve farklı. Yine de, sahilinden, denizinin koyu maviliğinden, pembeli morlu Akdeniz çiçeklerinden ve zakkumlardan dolayı bir Akdeniz kenti havası hemen fark ediliyor (Antalya'lı biri olarak bir memleket havası almadım değil). Sonra dilerseniz alışveriş yapabilirsiniz zira özel tüketim vergileri olmadığı için kozmetik, parfüm ve alkol Türkiye'ye kıyasla oldukça ucuz. Ancak bir uyarıyı yapmakta fayda var, yeni mevzuatlar gereği, bavulda yalnızca 3 şişe alkol getirebiliyorsunuz, el bagajına zaten koyamıyorsunuz (duty free'den istediğiniz kadar alabilirsiniz). Bu nedenle bavulunuza yerleştirdiğiniz birkaç şişeyi yalnızca getirebileceğinizden, dikkatli olmakta fayda var. Kırılıp sefil olmasın sonra!
Hayatın telaşı hiç bitmiyor, bu nedenle klasik bir söylem: Kendinize bir iyilik yapın. Henüz gitme fırsatınız olmadıysa, Kuzey Kıbrıs'ı da bir görün... Hem eğlenin, hem dinlenin. Şimdiden iyi eğlenceler!
Rezervasyon için: