30 Aralık 2015 Çarşamba

Renklerin Büyülü Dünyası - 5

Uzun zamandır sizinle yaptığım tabloları paylaşmıyordum, ancak bunun sebebi bu tabloyu çok uzun sürede bitirebilmiş olmam :). Yandaki tablonun üzerinde mayıs ayından bu yana çalışıyorum ve ancak bitirebildim (aslında bu kadar uzun sürmezdi ancak yazın kursumuzun da tatile girmesini fırsat bilerek hiç çalışmadım). Bu tabloya başlarken çok düşündüm, çünkü orijinalı fotoğraftı. Daha önce fotoğrafa bakarak çalışma yapmadığım için alacağım sonuç beni korkutuyordu. Ancak şu an aldığım sonuca bakarak, iyi ki bu kararı almışım diyorum. Şimdiye kadar yaptığım resimler arasında en çok bu tabloyu beğendim, demek ki bazen cesur kararlar almak gerekiyor :). Diğer resimlerimde olduğu gibi aşağıda sizinle yapılış aşamalarını paylaşıyorum, , öncelikle neyin resmini yapmak istediğimize karar veriyoruz, akabinde oranlara dikkat ederek (daha önce bu hususta birkaç paylaşım yapmıştım) tuvale hafifçe çiziyoruz.


Renklendirme aşamasında geçerken, ben genellikle resme fon olacağını düşündüğüm bir renkle tuvali boyuyorum. Yağlı boya kuruduktan sonra üzerine başka renkler uygulanabildiğinden, bu durum problem yaratmıyor. Orijinal resme bakarak bu resimde bej bir fon kullandım, orman veya deniz tablosu yapacaksanız duruma göre açık mavi veya su yeşili kullanabilirsiniz. Detayları yapmak biraz daha zahmetli ve zor oluyor tabi, bu nedenle boy boy fırçalar alarak bu detayları uygun fırçayla yapmak daha iyi bir sonuç almanızı sağlayacaktır. 

Benim bu tuvalimin ölçüsü 35x50 cm, şimdilik büyük tuvallerde çalışmıyorum, bu nedenle ince detaylı resimler yapmaya henüz başlamadım, ancak başlangıç için elbise-kolye detayları yeterli oldu. Yine her zamanki gibi canlı renkler ve sarı tonları kullanmışım, nedense elim hep bu boyalara gidiyor. Henüz tam oluştuğunu söyleyemesem de, sanırım benim tarzım bu: canlı renkler. Uzun sözün kısası, biraz zaman aldı ama güzel bir sonuç aldım, siz de deneyin :).

Renklerin Büyülü Dünyası - 4
http://gundelikpaylasimlar.blogspot.com.tr/2015/04/renklerin-buyulu-dunyas-4.html

28 Aralık 2015 Pazartesi

Mustafa Köseoğlu Resim Sergisi

Bu hafta sonu yine her zamanki ritüelimi gerçekleştirdim :). Cumartesi günleri kursa gittiğimde Tünel Sanat Galerisi'ne uğramazsam kendimi bir şeyleri unutmuş gibi hissediyorum. Bu hafta Mustafa Köseoğlu'nun resim sergisi vardı galeride. Ressamın eserlerini beğendim, renkleri parlak ve mavi-mor tonlarında seçmiş genellikle ve figüratif eserler vermiş. Figüratif resimler diğer eserlerden daha çok dikkatimi çekiyor benim. Sergi kataloğunda yazan cümleler de tam benim ressama ilişkin düşüncemi yansıtıyor: "Resminin omurgası vazgeçilmez bir desen anlayışına dayanır. Bir renk ve figür ressamıdır. Anlık hareketi önemser... Renk ve çizgi coşkusu anatomik değerler ile bütünleşen çizgi zenginliği ve kendine özgü bir biçem anlayışı soyutlayıcı tavır ve rengin lekeye dönüştüğünde yer yer soyutu çağrıştıran tatlar resminin göstergeleridir." Vaktiniz olursa gezmenizi tavsiye ederim, sergi 31 Aralık tarihine kadar Tünel Sanat Galerisinde devam edecek. İyi eğlenceler dilerim!

24 Aralık 2015 Perşembe

Hisart Canlı Tarih Müzesi - Çağlayan

Bu hafta sonu bu kez spontane olarak değil, planlayarak Hisart Canlı Tarih Müzesine gittik. Öncelikle nasıl gittiğimizden bahsedeyim, Metrobüsle Çağlayan kadar gittik ve İstanbul Adalet Sarayının önünden telefonun navigasyonu yardımıyla on dakika kadar yürüdük. Dilerseniz müzenin internet sitesinde görülen telefonla da konuşabilirsiniz, size yolu tarif ediyorlar. Ulaşmak zor değil, biraz yürüyüp müzeye vardıktan sonra gittiğinize değdiğini göreceksiniz. Müze dört kat ve kafeteryadan oluşuyor ve tarihi açıdan kronolojik bir sırayla eserler sergilenmiş. müzenin kurucusu olan Nejat Çuhadaroğlu kendi resim & maket yapma tutkusu ile ortaya çıkardığı eserler ve yıllardır biriktirdiği koleksiyon eserler ile bir müzeyi dolduracak birikime ulaşmış. Özellikle Osmanlı tarihine ilgi duyanların çok seveceğini tahmin ediyorum, bence bir ziyaret edin. İyi eğlenceler!


23 Aralık 2015 Çarşamba

Işık Okulları Sanat Eğitimcileri Resim Sergisi

Geçen hafta sonu arkadaşlarla Ortaköy'de buluşmak için randevulaşmıştık. Beyoğlu'nda olduğum için önce Osmanbey'e geçip Nişantaşı'nda biraz yürüyüp Ortaköy'e taksiyle gitmeye karar vermiştim. Nişantaşı'nda Işık Okullarının bir sanat galerisi olduğunu ve resim-heykel sergisinin sergilendiğini fark ettim. "Işık Okulları Sanat Eğitimcileri" sergisi adı altında yirmiden fazla sanatçının resim ve heykelleri fazla geniş olmayan ama hemen cadde üzerindeki galeride 24 Kasım'da ziyarete açılmış. 24 Kasımın tercih edilmesinin sebebi, Işık Okullarında eğitimcilik yapan kişilerin eserlerinin sergileniyor olması, o nedenle genel bir tema yok. Sergi üç hafta boyunca devam ettiği düşünülünce (12 Aralıkta sergi sona ermiş) maalesef şu an kapanmış oluyor ama ben yine de sergiden beğendiğim bazı eserleri sizinle paylaşmak istiyorum. Takip etmek istiyorsanız "Galeri Işık" adı altında arama yaparak adresini öğrenebilirsiniz.



30 Kasım 2015 Pazartesi

En Çok Maviyi Sevdim Resim Sergisi

Ressam Mehmet Genç'in "En Çok Maviyi Sevdim" resim sergisi, serginin adından da anlaşılacağı üzere mavi tonlarında tabloların ağırlıkta olacağı şekilde tasarlanmış. Daha önce yurt içinde ve yurt dışında pek çok kişisel sergi açan ressam, daha önce farklı konulara yoğunlaşsa da bu sergisinde mavi-deniz konusuna yoğunlaşmış ve maviyi soyut bir anlatımla vermeyi tercih etmiştir. Aslında sergide ben maviden ziyade mor-eflatun tonlarının ağırlıkta olduğunu gördüm (dağlardaki gün batımı gibi) ancak resimlerde aralara serpiştirdiği küçük balıklar izlediğimiz tablonun aslında denizi anlattığının tespitidir. "Doğanın bize sunduğu en büyük hazlardan biri renklerdir" diyor ressam, belki de haklıdır :). Tüm renkleri sevsem de, benim de sarıya özel bir ilgim vardır, günlük hayatımda tercihim olmasa da, resimlerimde sıklıkla kullanırım. Konuyu dağıtmadan, sergi 11 Aralık tarihine kadar Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde devam edecektir. Eğer ziyaret etmek isterseniz, adres; Müeyyet Sokak, No:1, Tünel/Beyoğlu. İyi eğlenceler!

11 Kasım 2015 Çarşamba

SAKÜDER - 7. İstanbul Sanat Buluşması Resim Sergisi

SAKÜDER'in kuruluşunun 10. yılı anısına ve aynı zamanda açılışı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tarihinine denk gelecek şekilde gerçekleştirmiş olduğu sergiyi ziyaret etme fırsatım oldu. Memleketin çeşitli illerinde resim sergileri gerçekleştiren kültür derneği olarak kurulmuş olan SAKÜDER, bu sergisinde yine amatör-profesyonel olarak resimle ilgilenen ressamların çalışmalarına yer vermiş. 7. İstanbul Sanat buluşmasında 56 farklı ressamın 56 eseri sergilenmektedir. Aşağıda beğendiğim bazı resimlerin fotoğraflarını sizler için çektim, görebilirsiniz. Ancak kendiniz görmek isterseniz sergi 15 Kasım'a kadar Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisinde devam edecek. İyi eğlenceler!


















30 Ekim 2015 Cuma

Sabahat Balta Resim Sergisi

1996 yılından bu yana resim çalışmalarını sürdüren Sabahat Balta'nın Tünel Sanat Galerisi'ndeki resim sergisi bugün itibariyle sona eriyormuş. Gitmeye fırsat bulabilir misiniz bilmiyorum ancak ben yine de izlenimlerimi size aktarmak isterim. Resimler gördüğünüz üzere figüratif, benim resim sanatında en beğendiğim tarzlardan birisi: figürlerin tek başına yoğun hissedildiği ancak resim ile bütünleştiği figüratif temalı soyuz izlenimci eserler. Ressamı bu açıdan başarılı bulduğumu belirtmek isterim, sergi kataloğunda da sanat tarihi aldığı kişinin yaptığı yoruma da katılmadan edemeyeceğim: "Şimdi onun resimlerinden daha bir başka zevk almaya başladım. Hatta o resimleri sanki biraz da biz, kişisel eğilimlerimiz, beğenilerimiz oranında da bizzat biz de kurgulamaya başladık, sanatçısıyla birlikte..." Ancak benim gezdiğim sergilerde özellikle aradığım bir husus var: İsim. Serginin veya resimlerin bir adının olmaması beni üzüyor açıkçası, sanki isim verilince daha değerli olduklarını hissediyorum. Ressamın bu yönde bir aksiyonu olmamış, bunu kendi açımdan eksiklik olarak düşündüm, mutlaka kendi açıklaması vardır ama benim izlenimim bu yönde. Sergi 30 Kasıma kadar Tünel Sanat Galerisi alt salonda devam ediyor. İyi eğlenceler!





27 Ekim 2015 Salı

Selanik-Kavala Gezi Yazısı

Birkaç haftadır hazır vizemiz de varken, otobüsle yapılan hafta sonu turlarına katılmak istiyorduk. Bu konuda çok da seçeneğimiz yok tabi :). Selanik-Kavala ve Bulgaristan - Sofya turlarını bulabildik. Ben birkaç yıl önce bir konferans için Selanik'e gitmiştim, ancak turistik bir gezi yapmadığım için tekrar gitme fikri cazip geldi. Tek sorun o hafta gidecek ekibin yeterli bir sayıya ulaşmasıydı ki bu konuda da şansımız yaver gitti :). Biz turla gittiğimiz için bu yazıda diğer yazılardan farklı olarak gezi planına uygun olarak yapılanlardan söz edeceğim. Yalnızca hafta sonu için yapılan bir gezi olduğundan cuma akşam saat 10:00'da otobüs Kadıköy Evlendirme Dairesi önünden hareket etti. Normal şartlarda özel aracınızla çok daha kısa sürecek bir yol otobüs olmanın verdiği dezavantajla (kişi sayısı nedeniyle pasaport kontrolleri uzun sürüyor) sabaha kadar sürdü. Yeri gelmişken bir şey anımsatayım, bana birkaç kişi sorduğu için önemli görüyorum: Arkadaşlar Selanik turu vizeli! Vizesiz olduğu fikri nereden çıktı anlamadım ancak Yunanistan'a giriş Schengen vizesine tabi (transit geçişler için bilgim yok, turistik geziler bu şekilde).

Sabah Selanik'a girdiğiniz anda gezi başlamış oluyor, bu nedenle gece boyunca otobüste uyumaya bakın. İlk durağımız Aya Dimitros Katedrali oldu, Aya Dimitros Roma döneminde yaşamış olan Hristiyan ruhani bir lider ve öldürüldüğü yere adına kilise yapılmış. Aya Dimitrios kilisesi Selanik’in merkezinde, aynı ismi taşıyan caddenin üzerinde bulunmaktadır, ve şehrin en büyük katedralidir. Bu caddenin hemen devamında Türkler için önem arz eden Atatürk'ün Selanik'te doğduğu ev bulunmaktadır. Atatürk'ün evi aynı zamanda Türk Konsolosluğu olarak (aynı bahçe içinde) hizmet vermektedir. Herkesin gitmesi gerektiğine kanaat getirdiğim bir yer, mutlaka uğrayın derim.


Atatürk'ün evinden sonra şehrin panoramik bir turu yapılarak şehir içinde bulunan Osmanlı ve Bizans eserlerini görüyoruz. Buradan sonra Aristoteles Meydanı'na gidilerek otele gidip yerleşmeden hem öğle yemeği hem de alışveriş vb. için size birkaç saat serbest zaman veriliyor. Okunduğu şekliyle Aristo Meydanı şehrin kalbi, pastaneler, büyük caddeler (bu meydanı dik kesiyor), alışveriş yapılabilecek dükkanlar vb. hem bu meydana yakın şekilde konumlanmış. Selanik bir üniversite kenti olduğundan, sahil tarafındaki Kordon'da (İzmir'e çok benzeyen bir şerit var) gençlerin publarda eğlendiğini ve bu meydanın oldukça hareketli olduğunu zaten göreceksiniz.

Kordon'un sonunda Beyaz Kule adı verilen ve kulesine çıkılabilen bir yapı var. Oraya kadar kordon boyunca yürürseniz hem deniz kenarında keyifli bir yürüyüş yapmış olursunuz hem de değişik restoranlar keşfedebilirsiniz. Kentte harap vaziyette de olsa, Osmanlı döneminden kalan pek çok eser var, Hamza Bey cami, İmaret cami ve çeşitli hamamlar ve muhtemelen daha öncesinden kalan kapılar var. Panoramik turda otobüsle bu eserlerin yanından geçiliyor ancak turistik bakış açısında çok da tatmin edici olmadığını da söylemek lazım.


Birinci günün akşamında ünlü bir tavernaya yapılan taverna turu mevcuttu. Selanik tavernalar açısından çok zengin olduğundan, bu tura katılmanız zorunlu değil. Kendiniz de gözünüze kestirdiğiniz bir tavernaya gidebilirsiniz. Uzo ve mezeler hem çok lezzetli hem de çok uygun fiyata satılıyor. Denemek isterseniz Souvlaki adında ünlü bir Yunan yemeği var (muhtemelen Türk mutfağından alınmış) ancak bana sorarsanız Yunanistan'ın kendine özgü lezzetleri mezeler. Taze deniz mahsullerinden ve patlıcandan bol zeytinyağı kullanarak çok lezzetli mezeler yapıyorlar. Benim tavsiyem salaş bir tavernada bu Rum mezelerini tatmanız (jumbo karides, közde patlıcan, ahtapot, fava, ançüez tavsiyelerim arasında ancak diğer mezeleri sizin damak zevkinize bırakıyorum).

Ertesi gün otelden Kavala'ya doğru yola çıktık, yaklaşım 2,5 saat sürüyor bu yolculuk. Kavala daha küçük bir şehir olmasına rağmen denizle iç içe ve daha renkli bir görüntü sunuyor. Ancak Kavala halkı nedense Selanik halkı kadar sıcakkanlı veya Türk dostu değil, alışverişlerinizde bu durumu göz önünde bulundurmanızda fayda var. Kavala'da en dikkat çekici yerler şehrin ortasından geçen su kemerleri ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın şu anda kafe olarak kullanılan imarethanesi olabilir. Hemen önünde kendisinin at üstünde heykeli de bulunmaktadır, Kavalalı Paşa'nın evi şehtin en tepe noktasında olduğundan, aşağıda doğru güzel bir şehir & deniz manzarası da mevcut. Burada bir Yunan kahvesi içebilirsiniz :).


Kavala'da yediğimiz yemeğin ardından (biz tadı damağımızda kaldığından yine taverna gibi bir yerde meze yemeyi tercih ettik) otobüsle yola devam ediyoruz. Tabi bu sırada hem hediye olması hem de kendinize almak amacıyla nefis Kavala kurabiyelerinden alabilirsiniz - ki mutlaka alın bence. Artık serbest zamanın az kalması nedeniyle, dönüş yolunda geçtiğimiz rotaları (İskeçe-Gümülcine-Dedeağaç) panoramik olarak görmekle yetinmek mecburiyetinde kaldık. Grup organizasyonlarında maalesef bu şekilde sonuçlar da ortaya çıkabiliyor. Akşama doğru İpsala sınır kapısından geçerek iki günlük kısa turumuzun sonuna gelerek vatanımıza giriş yaptık.

Bir konuda açık konuşacağım :). Selanik-Kavala turu için vize almakla uğraşmak fazla bir çaba gibi geliyor bana. Ama halihazırda Schengen vizeniz varsa, bir hafta sonunu burada değerlendirmek çok iyi bir tercih olabilir. En azından tavernada güzel bir gece eğlencesi için bile gidilebilir diye düşüyorum. Turların çok uygun fiyatlı olması da cabası! Kendinize bu hafta sonu güzel bir hediye verin, iyi eğlenceler!