27 Temmuz 2016 Çarşamba

Museu Picasso / Picasso Müzesi - İspanya

1963 yılında açılan Barselona Picasso Müzesi, Picasso'nun yakın arkadaşı ve şahsi asistanı Jaume Sabartes'in çabaları sonucu oluşturabilmiştir. Müzede Picasso'nun gençlik döneminden ağırlıklı olmak üzere yaklaşık dört bin eseri sergilenmektedir (hem resim hem seramik hem de heykel çalışmaları mevcut). Picasso'nun kübist stilinden oluşan eserleri ve tanınmış tabloları bu müzede değil maalesef (yalnızca birkaç ünlü eseri burada mevcut). Bu açıdan biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası. En tanınmış tabloları New York'taki ve Madrid'deki müzelerdeymiş, umarım bir gün görme şansım olur. Müzeyi gezerken birkaç tane fotoğraf çekmiştim, takdir edersiniz ki daha çekecektim ancak fotoğraf çekmenin yasak olduğu konusunda uyarı aldım :). Böyle olunca maalesef sizinle fazla bir paylaşım yapamayacağım ancak birkaç kaynak paylaşıyorum incelemek isterseniz.



Pablo Picasso dünyanın en üretken sanatçılarından birisidir, durmadan çalışmıştır diyebiliriz. Hayatının ilk döneminde yaptığı resimlerin genelde hüzünlü olmasından bahisle bu dönemine "mavi dönem" adı verilmiştir. Sonrasında ise hayatı biraz düzene girince "pembe dönem"e girdiğinde bahsedilir. Sanatında daha da ilerleyince "klasisizm" ve "kübizm" etkileri eserlerinde daha sık görülecektir. Hayatının son anına kadar aynı tutku ve enerji ile resim yapmaya devam eden Picasso çağdaş sanatın da kurucularından kabul edilir.


Ancal Salvador Dali'den farklı olarak Picasso'nun kadınlarla ilişkileri çok karmaşıktır. Sadece karısına sadık olan Dali'nin aksine Picasso'nun hayatına pek çok kadın girmiş ve farklı kadınlardan çocuk sahibi olmuştur. Kadınlara olan bakışı oldukça komplike, tam olarak ne düşündüğünü anlamak zor (Kadınlar ya Tanrıça gibidir ya da paspas gibi dernek ne kastetti sizce?). Gençlik dönemlerinde sık sık genelevlere de giden Picasso, en önemli eserlerinden birini bu genelevlerden birinde yapmıştır (sağdaki, Avignonlu Kadınlar). Eşlerini ve sevgililerini model olarak kullanmayı da seven bir sanatçıdır (soldaki, Ressam ve Modeli).

Guernica tablosunu hepiniz biliyorsunuzdur. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Alman ordularının Guernica kasabasını bombalamasını anlatan eseri 1937 yılında yapılmıştır. Söylentiye göre bir davet sırasında "Bu resmi siz mi yaptınız?" diye soran bir Alman generaline "Hayır siz yaptınız" cevabını vermiştir. Solda bir görüntüsü bulunan resimdeki insan ve hayvan figürleri ile acı, hüzün ve nefret anlatılmak istenmiştir.

Pek çok ressamın aksine Picasso ölmeden üne ve şöhrete kavuşmuştur, hayatının son anlarında resimlerini pahalı denilebilecek fiyatlara satmayı başarmıştır. Farklı yaşan tarzı ve yaklaşımları sebebiyle (bir de medya diye bir şeyin varlığını da yadsımamak gerek) ünü Avrupa'yı sarmıştır ve ölümünden sonra tüm dünyada tanınan bir ressam haline gelmiştir. En pahalı tablolarından Dora Maar Au Chat ve kendi oto portresini de beğeninize sunayım.


Kendinize bir iyilik yapın ve Barselonauı gezin, barselona'ya gitmişken Picasso müzesine uğramamazlık yapmayın. İyi eğlenceler ve mutluluklar dilerim hepinize :). Kültürlü kalın!


Pablo Picasso hayatı hakkında:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Pablo_Picasso

Eserleri hakkında:
http://www.ressamlar.gen.tr/pablo-picasso/avignonlu-kizlar/

Hayatı hakkında önemli detaylar ve resimler:
http://birazresimtaniyalim.blogspot.com.tr/2015/09/pablo-picasso-kimdir.html

26 Temmuz 2016 Salı

İdam Cezası Üzerine Kısa bir Yazı


Herkesin malumu olduğu üzere geçtiğimiz hafta zor günler atlattık. Hala tam atlattığımız söylenemese de, güzel günlerin yaşanacağına ilişkin umudumuz sona ermiş değil. Askeri kalkışmanın ardından sosyal medyada, gazetelerde ve internet üzerinden erişim sağlanan diğer mecralarda "idam cezası" hakkında bazı propagandalar ve idam cezasının geri getirilmesi hakkında yazılar okudum. Ben bir hukukçu olarak idam cezasını savunanlardan değilim arkadaşlar. Halkın bu yöndeki taleplerini ve kızgınlığını anlayabiliyorum ancak duygusal olmayı bıraktığımız anda idam cezasının ilkel bir intikam duygusu tahtında ve insan onurunu hiçe sayan bir ceza olduğunu görebiliriz. İdam yalnızca o suçluyu değil, toplumu da cezalandırmaktır. Ayrıca geri dönüşü olmayan bir ceza olmasından bahisle uygar ülkelerin ceza sistemlerinden kaldırılmıştır ve Türkiye de bunlardan biridir ve öyle de olmalıdır. Halk olarak çabalarımız idamın getirilmesi değil de suçun oluşmaması için toplumsal bilincin ve eğitimin yükseltilmesi yönünde olmalıdır. Son olarak 1976 yılında Hasan Hüseyin Korkmazgil'in bir şiiri ile yazımı tamamlamak isterim:
.....


asmak neyi kurtarır 
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla 

ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun! 


sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!


......

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini 

ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak 

1 Temmuz 2016 Cuma

Dali Tiyatrosu ve Müzesi


Dali Tiyatrosu ve Müzesi benim bucket list'imde yer alan yerlerden birisiydi. Barselona'ya gitmişken bu hayalimi elbette ki gerçekleştirdim. Öncelikle belirtmek isterim, Dali Müzesi Barselona'da değil, farklı bir şehirde, Figueres'de. Bu nedenle günübirlik de gidip gelseniz bir tam günü buraya ayırmanız gerekebilir. Trenle yolculuk birkaç saat sürüyor, ona göre organize olabilirsiniz. Tren istasyonundan da telefonunuzun navigasyonu yardımıyla Dali Müzesine yürüyebilirsiniz, yaklaşıl 20-25 dakika sürüyor ancak sorarak da bulabilirsiniz, zaten şehirde herkes biliyor nerede olduğunuz :). Figueres'de Dali Müzesi dışında çok fazla görünecek bir yer yok, zaten şehir de çok büyük değil, merkezi yerleri yürüme mesafesinde. Biz tren biletlerini internetten aşağıdaki siteden aldık, çok kullanışlı ve sorularınıza da hemen dönüyorlar, tevsiye ederim:


https://loco2.com/

Barcelona Sants - Figueres Vilafant seçeneğini seçmeniz gerekiyor, önceden alırsanız istasyondan almanızdan çok daha ucuza geliyor (biz kişi başı gidiş-dönüş 26,5 Avro ödedik). Figueres Salvador Dali'nin doğduğu şehir, bu nedenle müzesi bu şehirde bulunuyor. 1960 yılında Dali'nin ilk sergisine ev sahipliği yapan Belediye Tiyatrosu Salvador Dali için restore edilmeye başlanmış ve Dali'nin de yardımıyla 1974'de açılışı sağlanmış.

Dali müzesi sağdaki gibi bir yapı, görseniz mutlaka tanırsınız :). Müzenin önünde uzun kuyruklar oluyor maalesef (Japon turist kafileleri bu tür yerlere çok meraklılar). Bu nedenle tavsiyem biletleri gitmeden önce internetten alın ve sabah erken müzeye gitmeye çalışın. Hatta biletleri birkaç hafta öncesinden almakta fayda var, bu arada müzeye girişte büyük çanta vb. eşyalar da emanete alınıyor, bu nedenle küçük bir çanta ile gitmeye çalışın. Biletler için:

https://www.salvador-dali.org/serveis/en_entrades/?cancel

Müzenin içi rüya gibi, ressamlığın yanı sıra heykelcilik ve fotoğraf sanatıyla da meşgul olan Dali'nin sürreal eserleri sizi hemen etkisi altına alıyor. İlk girişteki meydanda hayattayken kullandığı arabası ve hemen üstünde Artemis heykeli sizi karşılıyor. Dali eserlerinde büyük aşkı ve karısı Gala'yı sık sık ilham perisi olarak kullanmış (sağ yukarıdaki bej rengi gömlek giyen kadın Bayan Gala). Karısını ilham perisi gibi kullanan Dali, heykelelrde, nü resimlerinde ve diğer sürreal tablolarında karısından sık sık ilham almış. Öyle ki, Gala'nın vefatından sonra her şeyden elini eteğini çeken Dali münzevi bir hayat yaşamaya başlamış.


Hayatını tek bir kadın ile geçiren Dali bu açıdan daldan dala konan Pablo Picasso'dan çok farklı. Her ikisinin de sanatçı olması aşka bakış açılarının aynı olması gerektiğini göstermez tabi, bu ayrı bir yazı konusu :). Müzeye dönersek, müzede sizi şaşkınlığa uğratacak pek çok eser var, mesela giriş katta yer alan ve yakından nü uzaktan ise Abraham Lincoln'e benzeyen tablosu gibi. Ya da sol yukarıdaki oda dizaynı (merdivenden yukarı çıkınca bir kadın yüzü şeklinde dizayn edilmiş). Daha fazlası için burayı mutlaka ziyaret edin, ama bir kötü haberim var, en ünlü tabloları (Belleğin Azmi vb.) maalesef burada değil, New York'taki Çağdaş Sanat Müzesi'ndeymiş.

Müzenin alt katında (girişi ayrı bir yerden) Dali'nin tasarladığı mücevherlerin sergilendiği ayrı bir salon bulunuyor. Mücevherlerin tasarımlarına gerçekten bayıldım! Dali gerçek bir dahi, hayatında yok yok. Ben müzeye ziyarete gitmeden önce kendisinin mücevher de tasarladığını bilmiyordum, dolayısıyla bu salon benim için sürpriz oldu. Belki de bu sebeple tasarımlarından çok etkilendim :).



Dali Tiyatrosu ve Müzesi İspanya'daki en unutulmaz deneyimlerinizden birisi olabilir. Eğer ilginizi çekiyorsa, Barselona'ya gittiğinizde mutlaka Figueres'e uğrayın ve burayı ziyaret edin derim ben. Barselona'daki Picasso müzesinden daha fantastik bir deneyim olacağını garanti ederim! İyi eğlenceler şimdiden.