Uzun zamandır Gaziantep'e gitmek aklımdaydı, bu hafta sonu fırsat bulabildiğim için mutluyum. Türkiye'nin halihazırda insan yaşayan en eski kenti olan Antep, lezzetli yemekleri, tatlıları ve diğer kendine gözü güzellikleriyle Güneydoğu'ya yolu düşen herkesin gezip görmeden dönmek istemeyeceği yerlerden. Ben yolumun düşmesinden ziyade, uçuş firmalarının kampanyalarından yararlanarak bu hafta sonu iki gün eğlenceli bir gezi yapmak istedim. Aslında yemek kültürü gelişmiş bir şehre Ramazan ayında gitmek ne kadar mantıklı oldu bilemiyorum ama ben yine de güzel anılarla döndüğümü söylemek isterim :). Benim uçuşum cumartesi sabah 07:45 ve pazar akşamı 20:30'daydı (rötar yaşamadığım için mutluyum) ve dolayısıyla elimde dolu dolu iki gün vardı. Aslını isterseniz, iki gün yeterli bir süre.
Hava alanına inince Havaş otobüsüyle (10 TL) kalacağım yere geldim (Öğretmenevinde kaldığım için sizi bu konuda bilgilendiremiyorum maalesef). Ancak turistik bir yer olduğu için Şirehan'dan çeşitli han ve otellere kadar pek çok seçenek mevcut. Eşyalarımı yerleştirince ilk durağım bir harita alarak (bazı hediyelik eşya satan yerlerde bulabilirsiniz) Antep Tarih ve Kültür yoluna başlamak oldu. Bu yolun hemen başlangıcında (yukarıdaki Gaziantep yazısının bulunduğu meydan ile başlıyor) yola girmeden karşıya geçtiğinizde
Saklı Konak Bakır Eserler Müzesi var, ve Tarih ve Kültür yoluna girer girmez hemen sağdaki tabelayı izlediğinizde
Medusa Cam Eserler Müzesini göreceksiniz. Bu müzelerde arkeolojik ne günümüze yakın zamanlara ait cam eşyalar ve bakır eserler sergilenmekte ve satılmaktadır (solda Süryani nazarlıklarını göreceksiniz). Her iki müzede eski konakların restore edilmesiyle oluşturulmuş ve özel müze olduğu için giriş ücretli (4 TL).
Çıkar çıkmaz tarih yolunun hemen girişinde
Antep Kalesini görmemeniz zaten mümkün değil. Kalenin içi restore edilerek Kahramanlık Panoraması Müzesine dönüştürülmüş, giriş ücretsiz. Kaleyi dolaşıp aşağı indiğinizde tarih yolunun hemen sağındaki tabelayı takip edip
Emine Göğüş Mutfak Müzesini ziyaret edebilirsiniz (Giriş 1 TL). Tarih yolu boyunca devam ettiğinizde, eski camileri ve hanları zaten göreceksiniz, ziyaret etmek size kalmış. Yolun ikiye ayrıldığı bir bölümde Yaşayan Müze Gümrük Hanı bulunuyor, içinde bakır, sedef, yemeni ve telkari işler sergileniyor/satılıyor, ziyaret ücretsiz. İkiye ayrılan yolun istediğiniz bölümünden devam edebilirsiniz, ikisi de ilerde
Zincirli Bedestenine çıkıyor.
Zincirli Bedesteni Kapalı Çarşı kadar büyük değil ancak içerisi çok benziyor, ışıl ışıl ve yöresel eşyalar satılıyor (solda). 18. yüzyılda Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan bedesten, halk arasında Kara Basamak Bedesteni olarak da biliniyor. Bedestenin hemen çıkışında Bakırcılar Çarşısı bulunuyor (sağda). Bakırcılar çarşısında bir tarafta ustalar bakır eşyalar yaparken, diğer tarafta bu eşyalar sergilenip satılıyor. Bakırcılar Çarşısının çıkışında Almacı Pazarı başlıyor, burası da Kapalı Çarşı gibi, baharat, hediyelik eşya ve yöresel tatların satıldığı bir çarşı. Buradan Antep'a özgü kırmızı aci biber, tahmis kahvesi (menengiç) veya Antep fıstığı alabilirsiniz. Almacı Pazarından çıktığınızda, tarih ve kültür yolunun neredeyse sonuna gelmiş oluyorsunuz, o nedenle yola devam edip Vakıf Mevlevihanesi (giriş ücretsiz) veya kastelleri (Pişirici Kasteli kapalı) ziyaret edebilirsiniz.
İkinci gün, şu anda Gaziantep denince (yemekten sonra) ilk akla gelen yere gittim:
Zeugma Mozaik Müzesi. Müzeyi ikinci güne bırakmamın sebebi, şehrin tarihi merkezinden biraz uzakta yer almasıdır.
Sümerbank-Otogar otobüslerine binerek, müzenin önünde inebilirsiniz ancak bir hususu anımsatmakta fayda var, otobüslerde nakit para veremiyorsunuz. O nedenle durakların bulunduğu yerdeki büfelerde bir kart alıp içini doldurmanız gerekiyor. Mozaik Müzesinin girişi 10 TL, ama Kültür Bakanlığına bağlı olduğundan, Müzekartla ücretsiz. Müzeyi çok özenli ve etkileyici buldum, gerçekten güzel bir dekorla hazırlanmış ve teknolojik imkanlarla tamamlanmış. Dünyanın en büyük mozaik müzesi olma özelliğine sahip olması dolayısıyla, mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.
Müzeden çıkınca duraktan otobüse binerek tekrar şehir merkezine geldim ve şehrin içinde Atatürk Bulvarında yer alan Bayazhan Kent Müzesini ziyaret ettim (Giriş 1 TL). Kente dair her şeye ilişkin bilgi bu müzede bulunmaktadır (kutnuculuk, bakır ve sedefçilik tarihi vb.). Atatürk Bulvarına mesafesi uzaklığında (ama çok yakın değil, otobüse de binebilirsiniz)
Botanik Bahçesi (Giriş 1 TL) ve Masal Parkı yer almaktadır. Aynı şekilde Atatürk Bulvarından Botanik Parkına doğru değil de,
Kendirli Gazi Kültür Merkezine doğru yürürseniz, tarihi sokakların bulunduğu Atatürk'ün nüfusunun da kayıtlı olduğu Bey Mahallesine ulaşabilirsiniz. Ben Botanik Park yerine bu tarafa gitmenizi tavsiye ederim açıkçası. Bu bölgede
Atatürk Anı Müzesi (Giriş 1 TL),
Oyuncak Müzesi (Giriş 1 TL) ve şu anda Karagül dizisi çekildiği için ziyarete kapalı olan
Hasan Süzer Etnografya Müzesi bulunmaktadır.
Tüm bu gezilerden sonra (büyün kısmını yaya yaptığım için) ben biraz yoruldum. Gezinin devamında Öğretmenevinin sonsuz yeşil bahçesinde oturup Havaş otobüsüne bineceğim vakte kadar kitap okudum. Ancak siz alışverişe yapmak veya geziye devam etmek isterseniz, herhangi bir turist rehberinden tespit ettiğiniz yerlere doğru gezmeye devam edebilirsiniz (aslında aracınız varsa, yakın yerlerdeki antik kentlere, Halfeti veya Kilis'e de gidebilirsiniz). Ben gezip gördüğüm yerlerden memnun kaldım, hava sıcak olsa da genel itibariyle Gaziantep'i çok beğendim. Güzel bir hafta sonu geçirmek isterseniz, mutlaka tavsiye ediyorum. Siz de kendinize otantik bir hediye alın ve bu hafta sonu Antep'e gidin! İyi eğlenceler dilerim.