31 Ocak 2018 Çarşamba

Dün Gece Seyrim İçinde


Uzun zamandır kendimi/hayatımı sorguluyorum, buna bazı kaynaklarda yirmi sekiz yaş sendromu da denildiğini öğrendim. Bir an için mantıklı geldi, muhtemelen böyle bir dönemden geçiyorum. Bir yönüyle çok mutlu olduğum şeyler yeri geliyor inanılmaz anlamsız geliyor. Kendime ara ara ne yaptığımı soruyorum, hepinize bu duyguların tanıdık geldiğine eminim. Bir süredir geçmiş tercihlerimi de sorguluyorum: Stajyer avukatken diğer işi kabul etseydim şu an nerede olurdum? Emlakçının ilk gösterdiği evi tutsaydım? Bir önceki işimi hiç değiştirmeseydim? Sosyal hayatımda farklı insanlara şans verseydim? Daha da geriye gidiyorum, üniversitede ekonomi okusaydım? Bu düşünceler eskiden beni hiç meşgul etmiyordu, şimdi neden ediyor, inanın anlamlandıramıyorum. Çok da uzatmak da istemiyorum, belki de minik bir terapiye ihtiyacım vardır. Seviyorum sizi! 

28 Ocak 2018 Pazar

Canan: Kaf Dağının Ardında


Resim kursumuz yeni baro binasının yapılması nedeniyle farklı bir lokasyona taşındı. Bu nedenle bu hafta resim çalışması yapamadık. Ancak Beyoğlu'na geldiğimiz için kurstan arkadaşlarla Arter'deki Canan: Kaf Dağının Ardında sergisine katıldık. Sergi Eylül 2017 tarihinde başlamış ancak yakın zamanda (18 Şubat 2018) sona ereceği için ziyaret etmek isteyenlerin acele etmesinde fayda var. Serginin adından da anlayacağınız üzere, sergide sıklıkla Fars efsanelerinden & masallarımdan esinlenilmiş. Bu nedenle fantastik yaratıklar ve mistik semboller bol bol kullanıldığı için ben zevk alarak vakit geçirdim. Örnek vermek gerekirse, solda resmi göreceğiniz "Hayvanlar Alemi" eserinde Anka Kuşu da diğer hayvanlar arasında yerini almıştı. Ya da Fars mitolojisine dayanan  "Kuş Kadın" eseri ve "Şahmeran" da eserler arsında yerini almıştı. "Araf", "Cennet" ve Dışarıda Çok Kötülük Var" da sevdiğim eserler arasındaydı. Sergiyi gezerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. Giriş ücretsiz ve kimliğinizi ödünç vermek suretiyle sesli rehberinizi de kapıda alabilirsiniz. Sizin için birkaç fotoğraf çektim, herkese şimdiden iyi eğlenceler!


21 Ocak 2018 Pazar

Diş Tedavisi (Ortodonti + Estetik Dolgu)


Belki bahsetmişimdir ama ben geçtiğimiz yıl Ekim ayında geçen ay sona eren ortodonti tedavisine başladım. Aslında tedaviye başlama nedenim üst - ön dişlerimin aralıklı olmasıydı. Açıkçası dişlerimde dikkat çeken bir bozukluk yoktu, tamamen kendi isteğimle bu tedaviye başladım. Yalnızca ortodonti tedavisi dişlerin bir araya gelmesi için yeterliydi ancak benim dişlerimin bazılarında aşınma vardı ve bu nedenle yan yana getirildiğinde boyutları aynı olmadığı için hoş bir görüntü meydana getirmiyordu. Bu nedenle ortodonti tedavisi sonrası diş estetiği alanında uzman bir diş hekimine estetik dolgu yaptırdım. Tedavi sürecimi dişlerini yaptırmak isteyen veya süreçleri merak edenler için paylaşmak istiyorum. Resimler de kullanacağım bu nedenle eğer diş resimlerine bakamayanlardansanız şimdiden üzgün olduğumu belirtmek isterim :):

Bu benim dişlerimin ilk tel takıldığım günkü hali, geçek yıl Ekim ayında bu şekilde görünüyordu. Ağzımın yapısı müsait olduğu için yalnızca üst çeneye tel takıldı ancak bu durum genelde tercih edilen bir tedavi değilmiş (genelde her iki çeneye de takılıyor). Ortodonti tedavileri biraz pahalı tedaviler, bu nedenle fiyat & doktor adı buraya yazmayacağım ancak talep eden e-posta atabilir: gundelikpaylasimlar@gmail.com.

Zamanla dişlerimin aralarındaki boşluklar kapandı arkadaşlar. Yaklaşık üç ayda tamamen boşluklar kapanmıştı, ancak arkadaki bir dişim ters olduğu için onu düzeltme süreci ile birlikte tellerin takılı kaldığı süre 9 aya uzadı. Aslında ortodonti uzmanından talep etseydim, dişlerimi bu şekilde bırakarak telleri çıkarıp, dişlerimin arkasına sabitleyici tel olan "Retainer" adı verilen tutucu teli takacaktı ancak estetik dolgu işin içine girince, dişlerimin arasını tekrardan hafif açmak gerekti. Bu nedenle birkaç ay da bu açma süresi için bekleyince toplamda 12 ay telleri takmış oldum.

Bundan sonrası zamanla yarışmak gibi bir şeydi benim için. Zira: önce teller çıkacaktı - dişlerin yapısının bozulmaması için yaklaşık 1 hafta şeffaf plak takacaktım - bu süreçte ağzımın ölçüsü alınıp dolgu için mock-up (prova diş) çalışma yapılacaktı (solda çalışmayı görebilirsiniz) - sonrasında iki gün süre ile üst ön 6 dişime estetik dolgu yapılacaktı - akabinde cilalama - retainer takılması sonrası tedavi tamamlanacaktı. Estetik dolguyu başka bir diş hekimi yapacağı için her iki hekimin de uygun saatlerini ayarlamak ve iki gün yaklaşık 6 + 6 toplamda 12 saat sürecek dolgu süreci için de işten izin almak gerekecekti.

Bu aşamaların hepsini sırasıyla tamamladık, tabi bu dolgu için de her bir diş x 6 olarak hesaplanan dolgu ücreti, mock-up çalışma ve şeffaf plak ücreti olmak üzere toplamda hatırı sayılır bir para harcadım. Bu diş hekimi de çok iyi iş çıkardı, ücretler ve hekim hakkında bilgi için merak edenler e-posta gönderebilir. İlk dolgular yapıldığı gün (cilalama ve retainer öncesi) dişlerimin görüntüsü soldaki gibiydi.

Cilalama ve retainer teli takıldıktan sonra dişlerimin son hali soldaki gibi.  Cilalama koyu renkli yiyecek ve içeceklerin dişte renk bırakmaması için yapılıyor arkadaşlar, Retainer ise üst dişlerin eskisi gibi açılmaması için dişlerin arkasına sabitlemek amacı ile takılıyor.  Cilalama yapılsa da zamanla renk değişimleri yaşanabilirmiş. Bu nedenle yılda bir kez diş hekimine eski beyaz görüntüsü için cilalama yaptırılması tavsiye ediliyor. Bana da çok iş düşüyor tabi, temiz bir görüntü için dişlerin elektrikli diş fırçası ile düzenli olarak fırçalanması gerekiyor. Arkaya takılan retainer telinin zarar görmemesi için hiçbir yiyeceği ısırmamam gerekiyor. Estetik görüntü için pek çok şeyden feda ediyoruz (elmayı ısırarak yiyemiyorum mesela). Düzgün kullanılmadığı zaman dolguların da aşınması/kırılması (aynen normal dişte olduğu gibi) söz konusu olabiliyormuş ancak bu risklerin hepsini göze alarak tedaviye başlamak isteyenler için umarım ki açıklayıcı bir yazı olmuştur.

Herhangi bir şey sormak isterseniz çekinmeyiniz, iyi haftalar herkese, hayata gülümseyerek bakın!

4 Ocak 2018 Perşembe

Kharkiv / Ukrayna Gezi yazısı

Yeni yılın ilk günü pazartesiye denk geldiği hafta sonu ile beraber (30-31 Aralık, 1 Ocak) üç günlük tatili değerlendirmek amacıyla bir yurt dışı tatili yapmak istedik. Bilet fiyatları ve zamanımızın az olmasından dolayı vize uygulamayan bir ülke olması gibi detayları da göz önünde bulundurunca Ukrayna-Kharkiv'de karar kıldık. Sovyetler Birliği'nden ayrılan ülkelerin kendine özgü bir havası olduğundan; Ukrayna da zaten bizim ilgimizi çeken ülkeler arasındaydı. Aslında Kiev ve Lviv'i de görmek istiyoruz ancak bilet fiyatlarının daha uygun olması nedeniyle bu seferki durağımız Kharkiv oldu. Rusya sınırındaki bu şehrin de kendine özgü bir güzelliği var tabi (yazının sonuna eklediğim haritayı inceleyebilirsiniz). Uçak biletlerimizi Atlas Global'den aldık, otel rezervasyonu için de şehrin en iyi otellerinden birisi olduğu söylenen Hotel Kharkov'da karar kıldık. Booking.com gibi siteleri kullanıyorsanız zaten otelin özelliklerini inceleyebilir, fotoğraflarını görebilirsiniz. Otelin konumu da oldukça iyi. Otele iki gece için 2322 Ukrayna Grivna'sı (UAH) ödeme yaptık. 1 dolar yaklaşık 28 UAH yapıyor, dolayısıyla otel yaklaşık 80 dolar yani 300 TL gibi bir tutara tekabül ediyor. Buna göre ilk değerlendirmenizi yapabilirsiniz.

Havalanından otele giderken de sizin sessizce yanınıza yaklaşıp taksi ihtiyacınız olup olmadığını soran kişiler göreceksiniz. Havaalanı-şehir merkezi için sizden 200 UAH talep ediyorlar, taksicilerin hepsi taksimetre açmadan bu tutarı talep ediyor. Bazı bloglarda pazarlık yaptıklarını yazanlar olmuş ama biz pazarlık yapmadık, zira 200 UAH yaklaşık 30 TL yapıyor (7.5 dolar). Zaten fazla bir tutar değildi bu nedenle hem gidiş hem de dönüşte 200 UAH ödeme yaptık taksiye. Bu tutarı kenarda mutlaka tutun, dönüş için 200 UAH ayırarak günlük harcamalarınızı planlayabilirsiniz.

Şehre gidip otele yerleşince ilk durağımız Maksim Gorki Parkı (Park of Maxim Gorky) oldu. Aslında bu park hem yeşil hem de şehrin bir noktasında sona eren rengarenk teleferiği ile görülesi bir park. Ancak biz 30 Aralıkta gittiğimiz için o zümrüt yeşili görüntüyü göremedik (fotoğrafları görüyorsunuz). Planlarınızı daha sıcak aylara yaparsanız daha güzel görüntüler elde edebilirsiniz :). Teleferiğin indiği noktada botanik park bulunuyor, içinde de yerli halkın su doldurduğu bir kaynak var. Söylenene göre içilebilir bir suymuş. Botanik parkın hemen çıkışında güzel ahşap bir kilise de bulunuyor (Slav mimarisinde yapılmış). Şehirde bu mimari ile yapılmış pek çok Ortodoks kilisesi de bulunuyor. Parkın çıkışında olduğu söylenen metro durağını biraz zor bulduk bu arada. Tekrar şehir merkezine geri dönüp akşam dışarı çıkmak için dinlenmek üzere otele geçtik.

Akşam olurken birkaç saat dışarıda eğlenmek üzere Christmas Market'in bulunduğu Özgürlük Meydanı'na (Freedom Square) gittik. Burası vakit geçirmek için gerçekten harika bir yerdi. Çünkü buz pateni pistinde gençler çok güzel buz pateni yapıyordu, etrafta sıcak şarap (sağda fotoğrafı var) ve lezzetli kebaplar yapan küçük açık hava marketleri vardı. Meydan ışıl ışıl süslenmişti ve dev gibi bir yılbaşı ağacı meydanın ortasındaydı ve yüksek sesle eğlenceli müzikler çalıyordu. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde turistler, öğrenciler, şehrin gençleri bu meydanda güzel vakit geçiriyordu. Burayı sevdik, yılbaşında Kharkiv'i sadece bu nedenle bile düşünebilirsiniz (tabi daha iyi bir planınız yoksa).

Ertesi gün şehrin tavsiye edilen yerlerini ve güzel mimari yapılarını görmeye gittik. Özellikle vurgulamak gerekirse Kharkiv Sanat Müzesi, Pokrovsky Manastırı (sağda), Shevchenko Parkı, Uspensky Katedrali, Annunciation Katedrali (solda) ve Kozmos Müzesi bunlara verebileceğim birkaç örnek. Şanslı bir ana denk gelirseniz bu katedrallerin birinde bir ayin görme fırsatını da yakalayabilirsiniz. Bu arada 31 Aralık pazar günü katedrallerden birinde denk gelip katıldığımız ayin çok kalabalık değildi, sanırım halkın dini duyguları da çok güçlü değil. Şehrin genel panoroması ve mimarisini beğeneceksiniz. Biraz sessiz, dingin ancak aynı zamanda köhne bir görüntüsü var (kış olması da bu durumu etkilemiş olabilir.). Yine de seveceğinizi düşünüyorum, her şey beklentinize bağlı.

Yemeklerine gelince, Ukrayna'nın kendine özgü bir mutfağı var. Özellikle pancar, lahana, buğday unu ve domuz eti gibi besinler sık sık kullanılmaktadır. Ukrayna'nın en bilinen yemeği, kırmızı pancar ve etten yapılan Borsch Çorbası (solda) ve Vareniki (sağda) adı verilen ve içinde vişne ya da lahana bulunan mantıları. Değişik bir tat olduğunu kabul etmek gerek. Pampushka adı verilen poğaçaları ve Deruni adı verilen patatesli mücverleri de var. Eğer Ukrayna mutfağı damağınıza hitap etmediyse, şehirde dünya mutfaklarına ait pek çok restoran bulunuyor (Türk, Gürcü, Azeri, Japon vb.) ve fiyatları da çok uygun. Herhangi birinde dilediğinizi de yiyebilirsiniz. Biz öğünlerimizden bazılarını bu restoranlarda yedik, kocaman bir tabak suşiye de çok uygun bir fiyata aldık :). Ukrayna'da alkol da çok ucuz bu arada, marketten veya herhangi bir mekandan alırken zaten fark edeceksiniz. Özellikle votkaları çok uygun fiyata satılıyor, en tavsiye edileni Nemiroff Votkası.


Bazı tavsiyeler:

1. Pek çok yerde Türk Lirasını da UAH'a çeviriyorlar ancak TL'nin kur kaydı dolardan daha fazla, bu nedenle yanınızda dolar alıp gidin.

2. Biz gittiğimizde kar yoktu ancak yılın bu zamanı Kharkiv karlı oluyormuş. Kar olmasa da hava soğuktu, ben kar çizmesi, kar montu ve termal tayt alarak gittim. Eğer bizim gibi 3-4 saatten uzun dışarıda kalacaksanız uzun süre sıcak tutacak şeylere ihtiyacınız olacak.

3. Gece hayatı hareketli, hanımlar da çok güzel. Gecenin etkisine kapılıp gitmeyin zira hırsızlık gibi talihsiz olaylar yaşanmasın, dikkatli olmak lazım. Dışarı çıkacaksanız Pivobar veya Zhivot Bar tavsiye edilenler arasında.

4. Votkalar çok sert, farkında olmadan çok çabuk çarpıyor. Bu nedenle içerken dikkati elden bırakmamak gerekir. Tavsiye edilen votka markası yukarıda da belirttiğim gibi Nemiroff (çeşitli aromaları var, acılı-ballı olan en ünlüsüymüş).

5. Şehirde yeme-içme çok uygun fiyatlara, her şeyin fiyatı Türkiye'ye göre çok ucuz kalıyor. Ancak Kharkiv alışveriş yapılacak bir yer değil zira Türkiye'deki gibi alışveriş caddeleri, dev AVM'ler yok, dolayısıyla çeşitlilik yok. 

Aşağıda bilgilendirme amaçlı bir Ukrayna haritası koydum, buradan şehirlerin konumları dolayısıyla nasıl bir mimari etkisinde kalabileceğini tahmin edebilirsiniz. Kharkiv Rusya sınırına çok yakın, Lviv ise lokasyon olarak Avrupa'ya daha yakın konumlanmış. Bu nedenle her ne kadar daha önce Lviv'e gitmemiş olsam da daha Avrupai bir mimarisi/havası olduğunu düşünüyorum. Kharkiv kadar fiyatları uygun mudur bilemem ancak ileride muhtemel rotalarımızdan birisi Lviv olacak :). Kharkiv'e birkaç gün ayırıp görmenizi tavsiye ederim, şimdiden iyi eğlenceler!

1 Ocak 2018 Pazartesi

Yeni Yıl Planları

Her yıl rutin bir şekilde bir önceki yılın basit bir değerlendirmesini yaparak yeni yıla ilişkin gerçekleştirebileceğim bazı planlar oluşturuyorum biliyorsunuz. Daha önce de belirttiğim gibi hiç kimsenin (benim de sizin de) bu şekilde planlarınızı yazıya döküp uygulamaya koymaya ihtiyacınız yok, ancak yeni yılın ilk günlerinde, durup da geriye baktığınızda, neleri yapıp neleri yapmadığınızı daha net görüyorsunuz. Bu nedenle ben tavsiye ediyorum, oldukça motive edici oluyor. 2017 yılı için belirlediğim hedeflerimin büyük kısmını gerçekleştirmişim, bu güzel bir haber benim için :) 2017 yılında çok büyük değişikler yaşamadım ama benim için çok yorucu bir seneydi. Yüksek lisans derslerini geçtim, projemi de yazarak teslim ettim. Aynı zamanda diğer planlarımı da aksatmamaya çalıştım, bu nedenle biraz yoruldum. Ama kötü olaylar yaşamadım ve köklü kararlar da henüz almadım. Bu anlamda durağan geçti. Kayıtlarımıza bir bakalım neler yapmışız:

Kitap bloguma göre, bütün yıl boyunca 37 kitap okumuşum (birisi İngilizce), iyi bir tempo diye düşünüyorum, ayda yaklaşık 3 kitap okumuşum: http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/ 

- Sinema bloguma 30 kayıt girmişim, bu durumda ayda yaklaşık üç film izlemişim diyebilirim: http://sinemubi.blogspot.com.tr/ 

- Geçtiğimiz yıl daha önce detaylı şekilde görmediğim 5 yere gitmişim (Paris, Afyon, Bursa-Karaorman, Stockholm, Riga ve Helsinki), 2 kere yurt dışına çıkmışım. 1 yeni yemek öğrenmişim, 2 soğukçay tarifi öğrenmişim ve planladığım gibi 2 yağlı boya tablo bitirmişim. Bu arada planlamadığım olaylardan birisi de bira kiti alıp bira yapmaktı. İşte bu gerçek bir deneyim arkadaşlar. 

Genel açıdan baktığımda bir önceki yıla göre performansım biraz daha düşmüş, sanırım artık yoruluyorum. Yüksek lisans da sosyal hayatımı etkilemiş olabilir tabi ama güzel taraf yüksek lisansı bitirdim :). Bakalım 2018 için planladıklarımın ne kadarını yapabileceğim:

- Haftada bir kitap okuma fırsatım olsun. Bu yıl en azından 3 tane İngilizce kitap okumak istiyorum.

- Daha fazla film izleyip, tiyatro, resim sergisi, fotoğraf sergisi vb. gitmeliyim, her geçen yıl azalıyor. Ayrıca şu sevilen dizilere de başlayayım diyorum, oldukça uzun süredir hiç dizi izlemediğimi fark ettim. 
 
- Resim kursunu aksatmayacağım ve yine planım sene sonuna doğru en az iki adet tablo bitirmiş olmak!

- Bu yıl da en az 2 kere yurt dışına çıkmak istiyorum! Vaktim olursa, hem İstanbul'u hem de Türkiye'yi elimden geldiğince keşfetmeye devam edeceğim.
 
- Spor yine yıllık gündemimde değil ancak belki pilatese devam ederim. 

- Bu yıl barodaki komisyon çalışmalarına da devam edeceğim. Arabuluculuk sınavına girip iyi bir sonuç alıp arabulucu olmak istiyorum. Aynı zamanda iş güvenliği sertifikasını almak, mümkün mertebe sertifikalı eğitimlere katılmak, ilgimi çeken panellere zaman ayırmak ve iki adet makale yayınlamak istiyorum. Kariyerim konusundaki çalışmalara artık hız vereceğim. 

Geçen yıl ile aynı şekilde bitireceğim yazımı, planlarımı gerçekçi yaptığım için gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum, yeter ki fırsatım ve sağlığım olsun. Ben çalışmalara başladım bile, siz ne alemdesiniz? Herkese mutlu yıllar dileğimle!