15 Ocak 2014 Çarşamba

Hayali Sevdaların Cazibesi

"Hayali Sevdaların Cazibesi"ni ben nasıl gözden kaçırmışım bugün bunu merak ettim (güzel bir yazı). Başlamadan önce burada iki detaya değinmek istiyorum: 1. Kim bu mazoşist? (Daha hafif bir hitap kullanmak isterdim ancak isimsiz çiçek sayısı bugün itibariyle ikiye çıkınca -bkz. yandaki- bu kişinin arabeskten hoşlandığına kanaat getirdim) 2. Hayali sevdaların cazibesi düşündüğümüzden fazla mı acaba veya şu titrek güven duygusu mu önemli aslında?

Sabahattin Ali'yi çok severim ben. Her nedense kendisini anlattığına inandığım Kürk Mantolu Madonnası'ndan sonra kendisine dünyalar arası bir yakınlık duyduğumu fark ettim. Kitabın sonu beni çok üzdüğünden tekrar okumak konusunda çok istekli olmasam da, keşke bu kitaba ilişkin tüm bildiklerim hafızamdan silinse de yeniden ilk kez okusam diye düşünmüyor değilim. Bu kırılgan, naif ve yalnız adamın şiirlerini ve kitaplarını okuduktan sonra kendisinin melankolik müphem bir kişilik olduğuna kanaat getirdim (Balık burcu kendisi, kıyamam) :). Ancak mevzu Sabahattin Ali değil.

Hiçbir şeyden saklanmak zorunluluğu hissetmeyiniz lütfen. Tabiri caizse arabesklikten hoşlanmadığımı açık ve net ifade etmek isterim sayın genç. Şunu dinle: "Yaşamak tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak..." Sana esenlikler dilerim!

Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, ‘bu böyle olmayabilirdi’ düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabulle her zaman hazırdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder