28 Ocak 2016 Perşembe

Ben Akseki'yim Fotoğraf Sergisi

Geçtiğimiz haftalarda Resim Kursu olarak organize ettiğimiz yemeğe giderken Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde bu sergiyi fark ettim. Antalyalı olduğum için serginin adı ilgimi çekti: Toroslar'da Mekan, Akdeniz'de Zaman: Ben Aksesi'yim. Fotoğraf sanatçısı Attila Durak'ın fotoğraflarından oluşan sergi aynı adla çıkarılmış bir kitapta yer alan fotoğrafların bir kısmını sergiliyor (kitap başka yazarların da katkılarıyla sanırım daha geniş birikimi içeriyor). Fotoğraflar ise yöre insanının yaşan tarzı, sokak hayatı, evleri, Akseki'nin eski yolları, geniş bozkırı, hayvanlarını ve obruklarını gösteriyor. Bu anlamda fotoğrafları incelemek çok hoşuma gitti, bir taraftan da çok tanıdık geldi. Sergi maalesef 10 Ocak'ta sona ermiş, ancak belki de kitabını edinmek istersiniz diyerek paylaşıyorum. İyi günler dilerim.






13 Ocak 2016 Çarşamba

Oculus Noctua Resim Sergisi

Sergiyi ilk görünce muhtemelen sizin de yaptığınız gibi serginin adını merak ettim. Latince olan bu kelimenin tercümesi "The eye of an owl" yani "Baykuş gözü/gözünden" diyebiliriz ancak ben bu ifadenin sembol olduğunu düşünüyorum. Baykuşun bilgeliği simgelediği düşünülürse, bilgenin gözünden anlamı da olabilir (Latince bilmiyorum) :). Sergi Merve Güven adında bir sanatçıya ait, kendisi güzel sanatlar konusunda lisans-yüksek lisans yapmış ve halen doktoraya devam eden bir ressam. Genç yaşına rağmen pek çok karma sergiye katılmış ve birkaç kişisel sergi de gerçekleştirmiş. Resimlerinden beğendiğim parçaların fotoğraflarını çektim, sizin de beğeninize sundum. Ressamın alışılmışın dışında bir tarzı var, soyut çalışmaya benzese de, figüratif eserler vermiş gibi görünüyor. Bazı çalışmalarında kağıt, telis kumaşı gibi karışık teknikler de kullanmış. Sergiyi ziyaret etmek isterseniz 22 Ocak 2016 tarihine kadar Tünel Sanat Galerisi'nde ziyarete açıktır. Şimdiden iyi eğlenceler!

11 Ocak 2016 Pazartesi

Karaköy - Hasköy Gezi Yazısı


İstanbul Barosu'nun resim kursu ekibinden katılımcı hanımların daveti ile baronun ara ara düzenlediği İstanbul gezilerinden birine katıldım. "Fener Balat Avyansaray" kitabının yazarı olan Ahmet Faik Özbilge'nin rehberliğinde Karaköy'de başlayan turumuz neredeyse bir tam gün sürerek Hasköy'de son buldu. Karaköy'de önünden defalarca geçmeme rağmen hikayesini/ne olduğunu bilmediğim pek çok bina olduğunu fark ettim. Aklımda kaldığı kadarıyla bazılarından bahsetmek isterim. Güzergahımız Fransız Geçidi ve çatılardaki Rus kiliseleri ile başladı. Karaköy'de çatısında yeşil bir kubbe olan bir bina görürseniz, orası çok yüksek ihtimalle bir Ortodoks kilisesidir :). Biz de beş kat merdiven çıkarak bir tanesine bakmak istedik ancak pazar günü olduğundan içeride Rus & Gürcü olduğunu tahmin ettiğim bir cemaatin pazar ayini vardı.
Sağdaki fotoğrafta gördüğünüz üzere, Aya Panteleymon Kilisesindeki cemaat pazar ayinini icra etmektedir. Yürüme mesafesinde bile üç-dört kilise bulunduğunu görünce çok şaşırdım ancak sanırım inanç farklılıklarından dolayı cemaat profilleri farklı. Soldaki fotoğrafta Türk kökenli Hristiyanlar için varlık gösteren Türk-Ortodoks kilisesinden çekilen bir fotoğrafı görüyorsunuz. Eskiden Karaköy'deki kiliselerde fotoğraftaki gibi gemiler mevcutmuş, sebebi de liman olması dolayısıyla İstanbul'u transit kullanan denizcilerin ibadetlerini yaptıkları yer olmasıymış.


Karaköy'de ve Galata'daki kiliselerin, sinagogların, namlı mimli sokakların ve yabancı okulların yanı sıra, Kurşunlu Mahzen Cami olarak da bilinen sıra dışı bir yer altı cami mevcuttur (solda). 15. yy ait haritalarda bu caminin silahhane olarak gösterildiğim belirtilmektedir. Günümüzde ise içerisi cami gibi dekor edilmiş olup, bazı sahabelerin türbeleri de ışıklandırılmış şekilde cami içinde yer almaktadır. Bu camiden çıktıktan sonra Karaköy motor iskelesinden Sütlüce'ye doğru yola çıktık. Yolculuk sırasında Galata Köprüsü, Bahriye Divanhanesi, Deniz Hastanesi ve tersaneler hakkında biraz bilgi edindikten sonra Sütlüce'ye indik.

Artık öğle yemeği vakti geldiğinden, mezbahaları ve sakatatları ile ünlü Sütlüce'de uykuluk yapan bir mekana gittik (Sadrazam Mahmut). Yalnızca uykuluk değil mekana özgü başka lezzetler de mevcuttu (manda kaymağı ve tereyağıyla yapılan kavurmalı bulgur pilavı gibi). Bu nedenle yolunuz düşerse bu mekana uğramanızı tavsiye ederim. Yemekten sonra Lengerhane, Karaim Sinagogu, Maalem Sinagogu, eskiden sinagog olan Safiye Sultan Kahvesi ve Aya Paraskevi Kilisesini ziyaret ettik. Bir hususu açıklığa kavuşturmak isterim, gezimizi pazar günü yaptığımızdan, bazı kiliselerde ayin vardı ve giremedik. Sinagoglar ise maalesef ziyarete kapalıydı, yalnızca dışından görebildik.


Son durağımız Hasköy'deki Aynalıkavak Kasrı'ydı. 17. yüzyılda inşa edilen saray önceleri tersane sarayı olarak tanınmış ve tadilat sonrasında odalarına konulan aynalar sebebiyle bu isimle anılmaya başlanmıştır. Padişahların pek uğrak yeri olmasa da, tersane ziyaretlerinde ve sünnet düğünü sebebiyle zaman zaman kullanılmıştır. Günümüzde içinde sergilenenlerin bir kısmı orijinaline uygun şekilde yerleştirilen eşyalardan oluşmaktadır. Bizim ziyaretimiz sırasında bodrum katındaki (mutfak vb. salonların bulunduğu) tadilat henüz sona ermemişti.

Güzel bir pazar günü geçirdik, hem yıllarca İstanbul'da yaşamama rağmen görmediğim yerler keşfettim hem de daha önce denemediğim bir tat tecrübe ettim. Size nasıl gideceğinizi anlattım, siz de deneyin :)

1 Ocak 2016 Cuma

Yeni Yil Planlari - 2016


Geçtiğimiz yıl yeni yıla girerken bir önceki yılı değerlendirip 2015'te yapmayı planladığım aktiviteler hususunda bir yazı yazmıştım. Bu yazıları rutine dönüştürmeye karar verdim, çünkü böyle olunca kendim için daha çok şey yaptığımı fark ettim :). 2015 yılı benim için oldukça güzel geçti, hem hayatım pek çok açıdan düzene girdi hem de çok huzurluydum. Umarım bu yıl da böyle geçer :). Düzenli olarak bloglara kendimle ilgili kayıtlar girdiğim için (bir anlamda günlük gibi düşünüyorum bloglarımı) geçtiğimiz yılın değerlendirmesini daha rahat yapabiliyorum. 2015 yılında yaptığım kazanımlarım:

- Kitap bloguma 51 kayıt girmişim, bu durumda haftada bir kitap okumak şeklinde bir tempom olduğunu söyleyebilirim: http://mahrem-i-esrar.blogspot.com.tr/

- Sinema bloguma 70 kayıt girmişim, bu durumda ayda yaklaşık altı film izlemişim diyebilirim. http://sinemubi.blogspot.com.tr/

- Bu blogda yazdıklarıma bakılırsa, geçtiğimiz yıl daha önce detaylı şekilde görmediğim 7 yere gitmişim (Eskişehir, Van, Amsterdam, Gaziantep, Münih, Salzburg, Selanik-Kavala gazi yazıları), 3 kere yurt dışına çıkmışım. 2 yeni yemek öğrenmişim ve planladığım gibi 2 yağlı boya tablo bitirmişim :) Ayrıca bol bol resim & fotoğraf sergisi gezmişim ve yeni bir hobi edinmişim: Mozaik çalışma. Umarım kalıcı olur.  

Fena değil bence, beni mutlu etti. Bakalım 2016 için planladıklarımın ne kadarını yapabileceğim (2015 kadar güzel olsun yeter aslında):

- Haftada bir kitap okuma fırsatım olsun, çok ideal! Ancak bu yıl en azından 3 tane İngilizce kitap okumak istiyorum, bu konuya ağırlık vereceğim.
- Daha fazla tiyatro, resim sergisi, fotoğraf sergisi vb. gitmeliyim, her geçen yıl azaldığını fark ettim. 
- Resim kursunu aksatmayacağım ve yine planım iki adet tablo bitirmiş olmak!
- Yüksek lisans hedefim yine devam ediyor, Ales'e girdim ve YDS sınavına da hazırlanıyorum, umarım bu yıl başvurularımı gerçekleştireceğim. 
- Değişik bir kursa hala gitmek istiyorum, yemek veya makyaj, umarım gerçekleştirebilirim. 
- Bu yıl da en az 2 kere yurt dışına çıkmak istiyorum :) Hem İstanbul'u hem de Türkiye'yi elimden geldiğince keşfetmeye devam edeceğim. 
- Hala kontrollü olmak istiyorum (hangi konuda olduğu bende saklı)
- Bu yeni bir şey; çiçek edinmek istiyorum.
- Bu yıl iki makale yayınlatmak istiyorum, komisyon çalışmalarına da devam edeceğim, umarım nefes almaya da fırsat bulurum :))

Geçen yıl ile aynı şekilde bitireceğim yazımı, planlarımı gerçekçi yaptığım için gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum, yeter ki fırsatım ve sağlığım olsun. Ben çalışmalara başladım bile, siz ne alemdesiniz? Herkese mutlu yıllar dileğimle! Sevgiler :).